CHP Bursa Milletvekili Yüksel Özkan, “Bizim Güçlü bir Türk Dünyası Diasporasına ihtiyacımız var”

CHP Bursa Milletvekili Yüksel Özkan, “Bizim Güçlü bir Türk Dünyası Diasporasına ihtiyacımız var” – Röportaj CHP Bursa Milletvekili Yüksel Özkan Azerbaycan Temsilcimiz Ülker Piriyeva ‘ya yaptığı açıklamada – “Bizim Güçlü bir Türk Dünyası Diasporasına ihtiyacımız vardır” – diye tarihe not düştü.
CHP Bursa Milletvekili Yüksel Özkan, “Bizim Güçlü bir Türk Dünyası Diasporasına ihtiyacımız var”
Yayın: 23 Ağustos 2021 SİYASET Google News

CHP Bursa Milletvekili Yüksel Özkan, “Bizim Güçlü bir Türk Dünyası Diasporasına ihtiyacımız var” – Röportaj

CHP Bursa Milletvekili Yüksel Özkan Azerbaycan Temsilcimiz Ülker Piriyeva ‘ya yaptığı açıklamada – “Bizim Güçlü bir Türk Dünyası Diasporasına ihtiyacımız vardır” – diye tarihe not düştü..

– Türk Dünyası’nın geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
– Türk Dünyası’nın geleceği hakkında Türkiye nasıl bir yol izliyor ve gelecekte Türkiye açısından ne gibi bir öngörünüz var?

CHP Bursa Milletvekili Yüksel Özkan – “Köken olarak Bulgaristan türküyüm, dolayısıyla daha çocukluğumdan itibaren, türk dünyasına ilgim vardı. Diyeceksiniz ki, neden türk dünyasına ilginiz vardı? – Osmanlı tarihini bir iki cümleyle hatırlarsak aslında, Balkan coğrafiyası özelinde konuşmak istiyorum. Balkan coğrafiyasına Osmanlı döneminde osmanlının iskam politikası çerçevesinde feth edilen bölgelere Anadoludan türkler göç etdi, göz etdirildi. Anadolu türkleriyiz, Anadolu türkmenleriyiz. Ama kökenimiz Orta Asya malum, hepimizin. Dolayısıyla o bölgelerde izlenen azınlıklara yönelik, assimilyasyon politikaları, baskılar bizi bir arada tutmaya itti. Daha diri davrandık. Dolayısıyla daha çocukluk yaşımızdan itibaren, türk dünyasına hem de bir öğretmen çocuğu olarak ilgim büyüktü. Daha sonra 1978 yılında bizler göz anlaşmasıyla Anadoluya, Ana yurda tekrar göç ettik. Tıp eğitimimi de ülkemde tamamladım ve daha sonrada uzun süre de STK-larda Balkan Türkleri, Gözleri ve Mülteci dernekleri fedarasyonunda, ayrıca da Konfederasyonunda görev yaptım. Bu bağlamda da, türk dünyasıyla olan ilişkilerimizi bağlantılarımızı daha geniş çerçevede – Gagavuzyadan tutun da Azerbaycana, Azerbaycandan tutun da Orta Asyaya kadar Sivil toplum örgütleri ile ilişkimizi çok sıcak tuttuk. Biliyorsunuz Azerbaycanda, Kafkasyadan da göç eden çok sayıda kardeşlerimiz var Türkiyede. Onların oluşturduğu Sivil toplum Örgütleriyle de çok ciddi işbirliği içinde olduk.
Örneğin Hocalı Katliamı – O katliamda hayatını kaybedenleri rahmetle anıyorum. Gazilerimize de sağlık, sıhhat diliyorum. Onu gündemde sıcak tutma anlamında Sivil toplum örgütleri olarak ortak Basın toplantıları ve her sene Hocalı Katliamının yıldönümünde o katliamı unutturmama, o soykırımı unutmama anlamında çabalar içinde olduk. Ve daha sonra 2018 yılında ben siyasete atıldım. Milletvekili oldum ve bu anlamda da bu benim için büyük bi mutluluk. Bunu siyaseten de şuan Türk dünyasının birliği , beraberliği, türk dünyasının acılarının ortak olduğunu, bu acıların paylaşılması, türk dünyasının yaşadığı bölegesel sıkıntılara bir refleks halinde türk dünyasının ortak şekilde refleks göstermesi anlamında çalışan bir şahsiyyetim. Bunu hem partimin içinde, hem de Türkiye Büyük Millet Meclisinde dile getirmeye çalışıyorum. Bizim için büyük bi mutluluk. TÜRKPA – nın ofisinin olduğu bölgede ziyarette bulunmak, burada çalışmalarda bulunmak beni de çok heyecanlandırdı, diğer Parlamentari arkadaşlar gibi.
Azerbaycan devletine de ayrıca burdan Azadmedia.az aracılığı ile şükranlarımı iletiyorum. Gerçekten TÜRKPA – ya verdikleri önem çok büyük. Burda, bu ofis onun güzel bir göstergesi. Bu lokasyonda gerçekten çok güzel bir çalışma ortamı oluşturmuşlar.” – dedi.
Milletvekili Prof. Dr. Yüksel Özkan – “Sorumuzun temeline dönersek – Türkiye türk dünyasına nasıl bakıyor, nasıl bir vizyon oluşturmalı?
Ben, şöyle düşünüyorum. Burada sadece Türkiye bu vizyonu oluşturmamalı, biz türk dünyası olarak, Türkiye Cumhuriyeti Azerbaycan, Kirgizistan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan – bu şekilde Türk Cumhuriyyetleri, türk kardeşleri bir araya gelerek ortak bir refleks oluşturmalııyız. Bu vizyonu beraber oluşturmalıyız. Sadece bir ülkenin çizeceği bir yolda yürüyemeyiz, eksik kala bilir. Eksiklerimizi tamamlamalıyız, yani şunu demek istiyorum, ortak akılla davranmalıyız. Ortak akılla davranırsak, biz gerçekten türk dünyasının güçlü bir birliğine imza atmış oluruz. Karabağ savaşları – 30 yıl süren bir işgal vardı. 30 yıl süren bir zulüm vardı. Bakın, Karabağın işgalden kurtarılması büyük bir zafer. Karabağ Azerbaycan toprağıdır. Ben her ne kadar tıp mensupu olsamda, Türk dünyasının tarihine merak duyan bir insanım. Türk tarihini okuyan bir insanım. Geçmişe baktığımız zaman, bir toplum mühendisliği yaparak demografik yapıyı ruslar nasıl değiştirdi, yani Karabağ nasıl bugünlere geldi. Bunları çok iyi analiz etmemiz lazım. Yani Karabağ aslında, 30 yıl önce işgal edilmedi. Aslında Karabağ çok önce işgal edildi. 30 yıl önce ciddi bir Soykırım yaşandı. Bu son noktaydı. İşte bizim bu noktalara gelmemiz için ortak akıla ihtiyacımız var.
Ben şu bağlamda da bunu belirtmek istiyorum. Biraz daha geçmişe giderek – 1974 te bir Kıbrıs çıkarması Türkiye gerşekleştirdi. Kıbrısta yaşayan türklere yapılan zulüm, katliamlara karşı o dönem işte Ecevit hükümeti beraberinde rahmetli Erbakan hep beraber ortak bir refleks göstererek Kıbrıs türklerinin bu zulümden kurtuluşuna imza atdılar ve Türkiye o dönemde yalnızlaştırıldı. Bütün dünya Türkiyeyi dışladı, ambargo uyguladı. Tabi o dönemde SSCB vardı. Dolayısıyla, bizlerin Azerbaycandakı azerbaycan türkleri kardeşlerimizle bir iş birliği içinde olmamız zaten mümkün değildi. Kırgızıstan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan – o bölgelerle iş birliği içinde olmamız zaten mümkün değildi. Ama bunlardan ders almalıyız. Bakın, bugün Kıbrıs sorunu hala çözülemedi. Bu da benim üzüldüğüm bir nokta.
Burdan bir sitem olarak ta bunu söylüyorum. Türk dünyası diyoruz. Bizim Güçlü bir Türk dünyası Diasporasına ihtıyacımız var. Bu güçlü Türk Dünyası Diasporası olmazsa, bizler hala ve hala emperyalist güçlerin güdümünde oluruz. Bundan kurtulmalıyız. Bizim hiç kimsenin toprağında gözümüz yok.
Ben, hep ulu Önder Atatürkün şu sözünü her yerde tekrar ediyorum – “Yurtda Sulh, Cihanda Sulh”. Biz, o temelde haraket ediyoruz. Ama kendi haklarımızı kullanma noktasında da gerekirse, canımızı da veririz. Yani bölgesel sıkıntılar türk dünyasının bölgesel sıkıntıları ortak sıkıntılarımız olmalı ve çözüm noktalarında da Türk dünyası kenetlenmeli, Türk dünyası bir olmalı. Nasıl ki, Karabağda en son o refleksi gösterdik..
İnşaallah olmaz, ama bölgesel sıkıntılar çıktığı zaman Türk Dünyası bunu iç siyaset malzemesi yapmadan, o bölgede yaşayan kardeşlerimize destek olmalıyız. Ortak akılla yol almalıyız diyorum. Yine şu cümlemle izniniz olursa, son vermek istiyorum. Türk dünyasının güçlü bir diasporaya ihtiyacı var. Bunun da yolu bir araya gelip ortak akılla yol almaktır.” – diye tarihe not düştü.
Saygılarımı sunuyorum.

Son Güncelleme: 23 Ağustos 2021